Aşk Birleşik Devletleri izle (2016)

Transformers: Rise of the Beasts, Predacon, Maximal ve Terrorconları Transformers dünyasına sunacak. Film, 90'lı yılları retro havasıyla çekilecek. Diğer Tranformerlar, Autobot ve Decepticonların savaşının ortasında çıkagelecekler.

1991 yılında bir aile tatildeyken, genç kızları erkek arkadaşıyla evlenmeye karar verir. Ebeveynleri zamanda yolculuk yaparak 2022'ye gider ve İspanya'nın otuz yılda ne kadar değiştiğini görür.

Tarih, 1991 yılı Aralık ayı, Whales Prensi ve Prensesinin evliliği en soğuk hâline bürünmüş durumda. Her ne kadar evlilik dışı ilişkilerle ilgili söylentiler havada uçuşuyor ve bir boşanmanın yaşanacağına kesin gözüyle bakılıyor olsa da Sandringham Sarayı’nda gerçekleşecek Christmas kutlamaları için huzur ortamı korunmaya çalışılıyor. Yemekler veriliyor, içkiler içiliyor, av etkinlikleri ve atışlar gerçekleştiriliyor fakat Diana olup biteni ve oynanan oyunları artık biliyor. Bu yıl, her şey çok daha farklı olacak.

The Little Things, bir seri katili yakalamak için Baxter isminde tuhaf bir dedektifle çalışan şerif yardımcısı Deke karakterini odak noktasına alıyor. Filmde Denzel Washington, bir yandan geçmişindeki karanlık bir sırla yüzleşirken diğer bir yandan da işindeki sıkıntılarla boğuşan Deke’i canlandırıyor. Rami Malek ise Deke’in ortağı Baxter’a hayat veriyor. The Little Things izle

Bir rahibenin rahatsız edici davranışları, uzakta bulunan bir manastırın şeytani bir varlık tarafından ele geçirildiğina dair olan söylentileri alevlendirir. Bu durum üzerine kıdemli bir rahip olan Peder Donaghue ve genç rahip Benjamin'i araştırma yapmak için manastıra gider.

1996 yılında Tazmanya’da gerçekleşen Port Arthur katliamını konu alan film, Avustralya tarihindeki en büyük kara lekelerden biri olan bu katliamın öncesinde yaşananları mercek altına alarak bu olayın nasıl yaşandığı sorusuna cevap arıyor. Buradan hareketle film, 1990’ların ortalarında Avustralya’nın bir banliyö bölgesinde annesi (Judy Davis) ve babası (Anthony LaPaglia) ile birlikte yaşayan Nitram’a (Caleb Landry-Jones) odaklanıyor. Uyum sağlamakta zorlandığı için hüsran dolu bir hayat yaşan Nitram, yeni tanıştığı Helen (Essie Davis) ile yakın arkadaş olur. Ancak bu dostluk trajik sonla karşılaştığında, Nitram’ın yalnızlığı ve öfkesi büyür. Bunun sonucunda, en nihilist ve mide bulandırıcı eylemlerle sonuçlanan bir kabusun içerisine sürüklenmeye başlar.

Ünlü şeytan kovucu Peder Louis, eğitiminin ilk gününde olan Peder Peter ile bir işte birlikte çalışır. Louis ve Peter, yeryüzündeki cehennemin derinliklerine daldıkça iyi ve kötü arasındaki çizgi bulanıklaşır ve kendi iblisleri ortaya çıkar.

Gelecek vadeden bir müzikal bestecisi, 20'li yaşları geride bırakmak üzereyken aşk, arkadaşlık ve çok geç olmadan büyük bir eser yaratmanın baskısıyla boğuşur. Filmde, genç tiyatro bestecisi Jon'un (Andrew Garfield) hikâyesi aktarılıyor. Jon, 1990 yılında New York'taki bir restoranda garsonluk yaparken bir yandan da sıradaki muhteşem Amerikan müzikali olmasını umduğu eserini yazmaktadır. Genç besteci, kariyerini belirleyecek bir performansta çalışmasını sergilemesine günler kala dört bir yandan baskı altındadır. Kız arkadaşı Susan, New York'un ötesinde bir sanat hayatı hayal ederken arkadaşı Michael, yaşamını maddi açıdan güvence altına almak için hayallerinden vazgeçmiştir. Bir parçası olduğu sanat topluluğu ise AIDS salgını yüzünden perişan olmuştur. Zaman ilerlemektedir ve Jon bir yol ayrımında, herkesin yanıtlaması gereken bir soruyla karşı karşıyadır: Sahip olduğumuz zamanla ne yapmalıyız?

Gençlik romanlarının Stephen King'i olarak anılan R.L. Stine'ın aynı isimli kitaplarından uyarlanan Fear Street; ilki 1994'te, ikincisi 1978'de, üçüncüsü ise 1666'da geçen hikâyelerden oluşan bir üçleme. Üç filmin yönetmen koltuğunda da Leigh Janiak otururken, üç film birer hafta arayla sırasıyla 2-9-16 Temmuz tarihlerinde Netflix'te yayınlanacak.

Joanna, yazar olmak isteyen hevesli bir gençtir. Hayalini gerçekleştirmek için New York’a giden Joanna, burada J.D. Salinger’in ajansında iş bulur. Eksantrik patronu Margaret, Joanna’yı Salinger'ın hayranlarından gelen mektuplara cevap vermekle görevlendirir. Mektuplara standart cevaplar yazmaktan pek de hoşnut olmayan Joanna, bu süreçte kendi sesini bulmaya çalışır.